İŞKENCE SUÇU

İşkence suçu, bir kişinin diğer bir kişiye kasıtlı olarak acı ve ızdırap vermesi anlamına gelir. İşkence, insan haklarına yönelik en ciddi ihlallerden biridir ve uluslararası hukukta yasaklanmıştır. Türkiye de dahil olmak üzere birçok ülke, işkenceyi suç olarak tanımaktadır.

Uluslararası hukukta işkence, “herhangi bir kamu görevlisinin, onun emrinde veya kontrolünde olan diğer bir kişi ya da kişilerin, bir kişiye fiziksel veya psikolojik acı veya ızdırap vermek amacıyla, zorla bir eylemi yapmasını ya da yapmamasını sağlamak ya da suç işlediği ya da işlediğinden şüphelendiği bir konuda bilgi elde etmek ya da cezalandırmak amacıyla yaptıkları eylemler” olarak tanımlanır.

Türkiye’de işkence suçu, Türk Ceza Kanunu‘nun 94. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, işkence suçu işleyengerçekleştiren kamu görevlisi hakkında üç yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Ayrıca, işkence suçu devlet görevlileri tarafından işlendiğinde, hukuki sorumluluk daha da artar ve ceza daha ağır olabilir.

İşkence suçu, sadece insan haklarına yönelik bir ihlal değil, aynı zamanda bir toplumsal sorun ve adaletin sağlanması açısından ciddi bir engeldir. İşkence, mağdurlarda uzun süreli fiziksel ve psikolojik etkiler yaratır. Bu etkiler, kişinin yaşam kalitesini düşürür, sağlığını olumsuz etkiler ve hatta kalıcı hasarlara yol açabilir.

İşkence suçuyla mücadele etmek için işkence suçunu işleyenleri adalete teslim edilmesi önemlidir. Ayrıca, mağdurların ve yakınlarının işkenceye uğramaları durumunda hukuki yardım ve destek almaları gerekmektedir.

Sonuç olarak, işkence suçu, insan haklarına yönelik ciddi bir ihlaldir ve hem uluslararası hukukta hem de Türk Ceza Kanunu‘nda suç olarak tanımlanmıştır. İşkence suçunu işleyenler adalet önünde hesap vermelidir ve mağdurların hakları korunmalıdır. Toplumsal farkındalığın artırılması ve işkence suçunun engellenmesi için tüm tarafların işbirliği yapması gerekmektedir.

 

 

İŞKENCE SUÇU

Korunan değerlerin çokluğu ve kişisel değerler olması sebebiyle yeni yasada kişiye karşı suçlar altında düzenlenmiştir.
TCK 94-95.
İşkence
Madde 94- (1) Bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren kamu görevlisi hakkında üç yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(2) Suçun  nitelikli hal
a) Çocuğa, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye ya da gebe kadına karşı,
b) Avukata veya diğer kamu görevlisine karşı görevi dolayısıyla,
İşlenmesi halinde, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Fiilin cinsel yönden taciz şeklinde gerçekleşmesi halinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. 
nitelikli hal
(4) Bu suçun işlenişine iştirak eden diğer kişiler de kamu görevlisi gibi cezalandırılır.
(5) Bu suçun ihmali davranışla işlenmesi halinde, verilecek cezada bu nedenle indirim yapılmaz.
(6) (Ek: 11/4/2013-6459/9 md.) Bu suçtan dolayı zamanaşımı işlemez.
Taciz = bir başkasının bedenine dokunmadan verilen rahatsızlıktır.
İhmali suç ile icrai suç davranış açısından eşdeğer kabul edilmiş. Bu caydırıcı bir düzenleme.
Sistemlidir.
Korunan hukuki değerler: beden bütünlüğü, ruhsal bütünlüğü, irade özgürlüğü, adil yargılanma hakkı (AİHS madde 2 –delillerin hukuka uygun sunulmasına aykırı), şeref, devlet güvenliği, devlete güven vb.
Suçun unsurları
Fail: kamu görevlisi. Madde 6’da tanım çok önemli, çok geniş yapılmıştır: kamusal faaliyetin yürütülmesine atama, seçilme
ya da herhangi bir suretle, sürekli veya geçici olarak katılan kişi. Örneğin bilirkişi. Eziyet suçundan farkı, işkencenin görevden ve sıfattan kaynaklanmasıdır.
“Kamu görevlisi deyiminden; kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme
yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi,”
Bu suça iştirak edenler de kamu görevlileri gibi cezalandırılır. Kamu görevlilerinin işlediği suçlara azmettiren ya da yardım
eden olarak iştirak edilebilir (kural). Bu maddede istisnai olarak düzenlenmiş.
Fiil: serbest davranışlıdır. İşkence kavramı üst kavram olup birden çok fiili içinde barındırır. Ani bir suç değildir.
Sistematik olarak belli bir zaman dilimi içerisinde işlenmesi gerekir. sistematik uygulama sona erdiği anda suç biter.

Suç için aranan ölçütler
Sistematik olma: tek davranışla işlenemez. Örneğin bir tokat vurulursa yaralama suçu olur. Süreklilik
aynı eylemin tekrarlanması anlamına gelmez.
İnsan şerefiyle ilgili konularda aşağılama amacı bulunmalı. İnsan onuruyla bağdaşmayan bir davranış
bulunmalı. insan şerefi bir üst kavramdır; saygınlığı da kapsar. Kişinin kendine verdiği değer ve dışarının
gösterdiği değer birbirinden ayrı olup şeref kavramı her ikisini de kapsar. (dış şeref + iç şeref)
Bu davranışların dış dünyaya yansıması gerekir. iradeyi yönlendirmeyi etkileyecek her davranış bunun içine girebilir.

Neticesi sebebiyle ağırlaşmış işkence daha önce söylenenler geçerli (en az taksir bulunmalı! kast + taksir formülü geçerli)
Madde 95- (1) İşkence fiilleri, mağdurun;
a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,
b) Konuşmasında sürekli zorluğa,
c) Yüzünde sabit ize,
d) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun vaktinden önce doğmasına,
Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, yarı oranında artırılır.

(2) İşkence fiilleri, mağdurun;
a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
d) Yüzünün sürekli değişikliğine,
e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesine,
Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, bir kat artırılır.
(3) İşkence fiillerinin vücutta kemik kırılmasına neden olması halinde, kırığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre sekiz
yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(4) İşkence sonucunda ölüm meydana gelmişse, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.
Yansıma biçimleri
Bu suça teşebbüs olmaz! Çünkü sistematik işlenen bir suçtur.
İştirak konusunda, azmettiren de yardım eden de asıl fail gibi cezalandırılır. Yeter ki asıl faille beraber fiili egemenlik sahibi olsunlar.
Fikri içtima elbette olabilir. Suçun yapısı zaten bileşik bir suç ama bu zincirleme suç olmaz; çünkü bu suç zaten sistematik olarak işlendiği zaman suç bitiyor; ikincisi işlendiği zaman bağımsız yeni bir suç olur.
Kovuşturma
Bu suçun şikayete bağlı olması mümkün değil, resen kovuşturulur.

YARGITAY BAŞKANLIĞI
8. Ceza Dairesi 2021/1994 E. , 2021/17312 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇLAR: İşkence, Kasten yaralama
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Katılan vekilinin temyiz dilekçesinin içeriğinde sınırlama bulunmadığından kurulan bütün hükümlere
yönelik temyiz incelemesi yapılmıştır.
1) Sanıklar …, …, …, … hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik sanıklar …, …, … ve …
müdafilerinin ve katılan … vekilinin temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere,
oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçun oluşumuna ve niteliğine
uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre sanık …
müdafinin ek savunma hakkı verilmediğine, yeterli delil olmadığına, doktor raporuna ve savunma
hakkının kısıtlandığına, sanık … müdafinin katılanın beyanlarının esas alnmasına, katılan beyanlarının
çelişkili olduğuna, sanık … müdafinin müvekkilinin suçu işlediğine dair delil olmadığına, sanık …
müdafinin ve katılan vekilinin bir nedene dayanmayan ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının
reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
2) Sanıklar …, …, …, …, …, …, …, … hakkında işkence suçundan kurulan beraat hükümlerine yönelik
katılan … vekilinin temyiz talebinin incelenmesinde ise;
Mahkemece kanıtlar değerlendirilip gerektirici nedenleri açıklanmak suretiyle verilen beraat kararları
usul ve yasaya uygun bulunduğundan katılan … vekilinin bir sebebe dayanmayan temyiz itirazının
reddiyle hükümlerin ONANMASINA, 05.07.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.
05/09/2022 14:28 Yargıtay Bilgi İşlem Merkezi Müdürlüğü Tarafından Oluşturulmuştur. Sayfa 1

EZİYET SUÇU
Eziyet
Madde 96- (1) Bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışları gerçekleştiren kişi hakkında iki yıldan beş yıla kadar
hapis cezasına hükmolunur.
(2) Yukarıdaki fıkra kapsamına giren fiillerin;
a) Çocuğa, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye ya da gebe kadına karşı,
b) Üstsoy veya altsoya, babalık veya analığa ya da eşe karşı,
İşlenmesi halinde, kişi hakkında üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Mağdur da fail de herkes olabilir. Özgü suça dönüşebilir.
Maddi manevi olarak sürekli rahatsızlık veren bir suçtur.
Sistematik bir biçimde belli bir süre boyunca işlenmesi halidir. Ani bir suç değil.
Sonuç + nedensellik bağı.
Nitelikli haller: kişinin sıfatından ya da mağdurun içinde bulunduğu durumlardan kaynaklanır (TCK 96(2)).
İştirak mümkündür.
YARGITAY BAŞKANLIĞI
8. Ceza Dairesi 2021/11551 E. , 2021/21100 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ: Eziyet etme
HÜKÜM: Mahkumiyet
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesince verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek
gereği görüşülüp düşünüldü:
Eziyet suçunun oluşabilmesi için bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal
yönden acı çekmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışlarda bulunulması gerekir. Aslında bu fiiller
de kasten yaralama, hakaret, tehdit, cinsel taciz niteliği taşıyabilirler. Ancak, bu fiiller, ani olarak değil,
sistematik bir şekilde ve belli bir süreç içinde işlenmektedirler. Bir süreç içinde süreklilik arz eder bir
tarzda işlenen eziyetin özelliği, işkence gibi, kişinin psikolojisi ve ruh sağlığı üzerindeki tahrip edici
etkilerinin olmasıdır. Bu etkilerin uzun bir süre ve hatta hayat boyu devam etmesi, eziyetin bu
kapsamda işlenen fiillere nazaran daha ağır ceza yaptırımı altına alınmasını gerektirmiştir. Sanığın, suç
tarihinde saat 12.00 sıralarında dayısı olan Halil İbrahim Kotanak’ın bağ evinin bulunduğu yere piknik
yapmaya giden mağdurlar … arkadaşlarının bağ evini dağıtıp karıştırdıkları, kamelyaya zarar verdikleri
ve arı kovanlarının bazılarının devrilmesine sebebiyet verdikleri iddiasıyla oğlu olan mağdur … ile
arkadaşı … ile saat 16.00-17.00 sıralarında karşılaştığında mağdurlara tokat ile vurduğu, mağdurların
kaçıp, Isparta’ya geldikleri, saat 23:00 sıralarında Isparta’dan yaya olarak dönmekte iken köy girişinde
mağdurları beklemekte olan sanığın araçla mağdurların önüne çıkıp, mağdurlara tekrar tokatla vurup,
araca bindirdiği, aracı dağ yoluna doğru bir süre sürüp sonra durduğu, mağdurları araçtan indirip eline
aldığı sopayla mağdurlara vurduğu, daha sonra ipin bir ucuyla mağdurları elinden ve boynundan
bağlayıp, diğer ucunu da araca bağladığı, “sizi bir süreyim de aklınız başınıza gelsin, geberin” şeklinde
sözler söyleyip, mağdurların soruşturma aşamasındaki ifadelerinde belirttikleri gibi 20-25 metre,
yargılama aşamasındaki ifadelerinde belirttikleri gibi 8-10 metre aracı sürüp mağdurları aracın
arkasından sürüklediği, mağdurların adli raporlarında belirtildiği gibi basit tıbbi müdahale ile
giderilebilecek şekilde yaralama şeklinde gerçekleşen eylem bütün olarak değerlendirildiğinde tedip
amacı ile hareket ettiği, ancak bu eylemlerinde aşırıya gittiği, bir kaç eylem üst üste yaşansa da bu
eylemlerin sistematik şekilde işlendiğinden bahsedilemeyeceği, eylemlerin aynı gün mağdurların
davranışlarına tepki olarak geliştiği, süreklilik arz etmedikleri, dolayısıyla atılı eziyet suçunun yasal
unsurlarının oluşmadığının kabulü ile sanığın eylemine uyan oğlu mağdur …’e karşı TCK’nın 109/2,
109/3-a-e-f maddeleri; mağdur …’a karşı ise aynı Yasanın 109/2, 109/3-a-f maddeleri gereği
cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde eziyet
suçundan hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, katılan …, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekilinin ve sanığın temyiz itirazları bu
itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin bu sebepten dolayı 5271 sayılı CMK’nın 302/2. maddesi
uyarınca BOZULMASINA, 5271 sayılı Kanunun 304/2. maddesi uyarınca dosyanın Antalya Bölge Adliye
Mahkemesi 7. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
17.11.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

https://kenanuysal.av.tr/2023-ceza-davalari-ucretleri/